Payiz Kitap

ÜYELİK GİRİŞİ

isim şifre

Şifremi Unutumburayı Tıklayın

Hesabım Yokhesap açma

Şİfre İşlemleri

Email

Giriş yapınız

Hesabım Yokhesap açma

Sayfa Yükleniyor

animate-windwill

Kültür Kıtası Atlası; Kültür, İletişim, Demokrasi

 Aydın Uğur

Aydın Uğur yazılarını 1991'de derlediğinde, toplumumuzun günlük alışkanlıkları ve zihniyet kalıpları henüz yeniydi, keşfedilmemişti. Aradan geçen on yılın sonunda, yazılarının genişletilmiş derlemesinde kıta keşfedildi, adı kondu ve haritası çıkarıldı: Kültür Kıtası Atlası. Toplumu okuyan, alışkanlıklarını gözleyen, bilginin oluşması ve iletilmesi süreçleri üzerine düşünen bir toplumbilimcinin, her gün yaşadığımız ama üzerinde yeteri kadar düşünmeye fırsat bulamadığımız durumlar hakkında yazdığı makale ve denemelerin bir araya getirildiği bu toplam, toplumsal olarak nasıl bir halin içinde bulunduğumuzu gözler önüne seriyor. Tadımlık Daha şimdiden, insanlığın, ufak da olsa, bir bölümü kurgusal imgelemden yaratılmış bir ortam içinde devinmektedir. Asıl sorun, bu devinim sırasında hangi nirengi noktalarından yararlanacağıdır. Değişen işaret kümelerinden oluşan bu düşsel ortamda, "gerçeklik yapıntıdır, yapıntı ise gerçeklik" diye düşünmek giderek kolaylaşmaktadır. Elektronik medyadan süzülen bu temel cümle tek tek programlarda değil; hepsinin birbiri ardına sıralanırken kullandığı sunum özelliklerinin satırları arasında bize seslenmektedir. Farkında olmaksızın duyup bellediğimiz bu cümleyi dile getiren çok önemli bir başka süreç daha bulunmaktadır: Orta halli bir aileyi ele alalım. Evin erkeği akşam işinden döndü. TV o sırada açık değilse açıldı. Bir Güney Amerika dizisi ekranda. Bu dizi aylardır devam ediyor. Kahramanlarla neredeyse akraba kadar yakınlaşılmış. Her akşam karşımızdalar. Evin erkeğinin yerine kendinizi koyun. Biraz geç geldiyseniz, kaçırdığınız kısımda ne gelişmeler olduğunu, kahramanların neler yaptığını soracaksınız elinizde olmadan. O yapıntı kişilikler sizin günlük yaşamınızın parçası. Gerçi siz, örneğin bir doktorlar dizisinde güvendiğiniz bir karaktere, bir hastalığınız konusunda akıl danışmak üzere mektup yazma aşamasında henüz değilsiniz. Ama unutmayın ki, örneğin bir "Doktor Kildare" dizisine ABD'deki izleyicilerin bazılarının kanı öylesine kaynamıştır ki, diziyi yayınlayan TV kanalı yüzlerce hasta mektubu almıştır. Bizim ülkemizde yazma alışkanlığı yaygın olmadığından olsa gerek, benzer bir durum TRT'ye henüz yansımamıştır. Ama bunun ilk adımlarını kendi içimizde yakalayabiliriz. Filmlerde hafif meşrep rollerine çıkan kimi son derece dengeli kadın oyunculara gerçek hayatta kolay kadın gözüyle bakmaya eğilimli değil miyizdir? Bir dönemde "kötü adam" rollerine çıkan Ahmet Tarık Tekçe'yi yoldan çevirip dövmeye yeltenenler çok farklı bir akıl karışması içinde midirler? Karşı karşıya olunan olgu "gerçekliğin bulanıklaşmasıdır" ve bulanıklaşmanın "yapıntı+gerçekliktir" biçimindeki dışavurumudur. "Gerçekliğin bulanıklaşması"nın bir de öteki yönde dışarı vurumu vardır: "Gerçeklik + yapıntıdır". Nasıl mı? Ekranımız açık: Şimdi bir savaş filmi yayınlanıyor. Birtakım silahlı araçlar, askeri giysili kişiler. Film bitti; biraz başka şeyle uğraşırken siz, haberler başladı. Dünyanın bir köşesinde meydana gelen bir çatışmaya ilişkin haberler sunuluyor. Biraz önce yapıntı filmde gördüklerinizin neredeyse aynıları... Üstelik bir dönemde haber kameramanlarının çekim üslûpları film kameramanlarınınkinden farklıydı; bir değişiklik sezilirdi. Şimdi her iki meslek erbabı da, birbirinden etkilenip benzer çekim açıları, benzer çekim üslûpları benimsediler. O yüzden zihninizin gerçeklik ile yapıntı arasındaki farklılığı sezmesi için imajların özelliğine yaslanması da artık mümkün değil. Kaldı ki, her şeyin bir gösteriye dönüştüğü dünyamızda televizyon, gerçekliği bir gösteri imişçesine sunmakta başı çekmekte. Bir haber belgeselinde iktidardan düşmüş bir siyasal liderin örneğin ülkeyi terk edişini veren görüntülere durumun dramatikliğini vurgulayan bir müziğin eşlik etmesini hiçbirimiz yadırgamıyoruz. Hoş; müziğin böylesine kullanımında bir müstehcenlik olduğunu program yapımcıları da genellikle biliyor ki, sadece kendi ülkelerinden uzakta, kendi insanlarını konu almayan haberlerde ya da zaman içinde uzaklaşmaya başlamış haberlerde bu yola başvuruyorlar. Onlara sorarsanız, sıcaklığını yitirmiş bir olayın duygusallık boyutunu pekiştirip, bizleri o ilk günlerin sıcaklığına götürebilmek için bu yola gidiyorlar. Niyet ne olursa olsun, sonuçta, sıradan izleyicinin zihninde ve vicdanında bir kayma başlıyor. Gerçeklik ile yapıntıyı aynı düzlemin devamıymış gibi kabul etmek kolaylaşıyor. Böylesi bir haber belgeseline bakarken içinizde bir yer "gerçeklik + yapıntıdır", diye mırıldanıyor. Bu tür bir sunuş tarzının doğuracağı "gerçekliğin bulanıklaşması"ndan hepimizin payına bir şeylerin düştüğü açık. Ama asıl korkunç olanı, algılayışımızın bulanıklaşmasını izleyen adım: Duygularımızın, deyim yerindeyse, yalama olması. Gerçek ölüm ve acı artık, ekranda seyrettiğimiz sürece, bizi yapıntı ölüm ve acıdan daha fazla irkiltmiyor. Medyada gerçekliği değil, gerçeklikle ilintisiz bir başka düzlemi, hayali görüntüleri izlemeye koşullandırılmış gibiyiz.

Fiyat:120 96

Tedarik süresi 3-4 gün

904tl daha alırsanız kargonuz ücretsiz

Sayfa Sayısı:  240

barkod:   9789750805066

Tür :

Yayın evi:    Yapı Kredi Yayınları ( YKY )

Bezner Kitaplar

Manşetleri Gör Aklını Kaçırırsın - 90'lı Yıllarda Gazetecilik

52

İncele

Günahlarımızda Yıkandık

216

İncele

Algı Yönetimi

196

İncele

Yağmurdan Sonra

62.4

İncele

Medya Mahrem

144

İncele

Medyanın Sorunu

180

İncele

Medya ve İletişim Sosyolojisi

160

İncele

Siz İsterseniz-Popülizm Üzerine Yazılar

159.2

İncele

Medyatikleşen Kültürler

132

İncele

Saray'dan Saray'a Türkiye'de Gazetecilik Masalı

148

İncele

Hüseyin Aykol – Özgür Basın Tarihi

160

İncele

Global Köy; 21. Yüzyılda Yeryüzü Yaşamında ve Medyada Meydana Gelecek Dönüşümler

39.2

İncele

Reklamların Dili - Reklamlarda Anlam ve İdeoloji

64

İncele

Kültür Kıtası Atlası; Kültür, İletişim, Demokrasi

96

İncele

Twitler ve Sokaklar

104

İncele

Kitap Hakında Yorumlar

Yorumlar